Her 10 Hamileliğin 1’i Riskli – SAĞLIK
Şüphesiz hamilelik döneminde her kadının tek isteği bebeğini sağlıklı bir şekilde kucağına almaktır. Ancak bazı gebeliklerde çeşitli riskler nedeniyle anne adayının ve doğmamış çocuğunun sağlığı ve hatta yaşamı tehlikeye girebilir. Belirleyici faktörler Günümüzde her 10 hamile kadından 1'inin “risk altında” grubuna girdiği belirtilmektedir. Bazı risk faktörleri hamilelik sırasında ortaya çıkarken bazıları hamilelikten önce de mevcuttur. Acıbadem Fulya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Görgen, Bu nedenle, her kadının hamile kalmayı planladığında kesinlikle bir doktora danışması ve belirttiği altını çizdi: “Hamileliğin normal şekilde ilerlemesi için ve bebeğin gelecekteki annenin sağlık sorunları varsa, bu Bunların hamilelikten önce tespit edilip tedaviye başlanması çok önemli. Ayrıca anne adayında kalp, tansiyon veya şeker hastalığı varsa “hamile kalmadan önce bu hastalıkların mutlaka kontrol edilmesi”nin hayati önem taşıdığını söylüyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Görgen, “Her genel kontrolde; Ultrason ile kilo takibi, tansiyon ölçümü, karın büyüklüğünün değerlendirilmesi, bebeğin kalp atışının tespiti, ödemi, bebeğin rahimdeki konumu, bebeğin gelişimi, plasenta (partner) ve amniyon sıvısı değerlendirilir. . Yüksek riskli gebeler doktorlarının önerileri doğrultusunda daha sık ve daha yakından takip edilmektedir. “Günümüzde risk grubundaki anne adayları düzenli kontrol ve tedaviler sayesinde sağlıklı bir gebelik ve doğum geçirebilmektedirler.” Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Profesör. Doktor.Riskli hamileliğe yol açan bazı faktörleri anlattı; Önemli ipuçları ve uyarılar verdi!Bebeğin plasentasıyla ilgili sorunlarBazı hamile kadınlarda bebeğin plasentası rahmin içi yerine alt kısmında sıkışıp kalır ve doğum kanalını tıkar. “Plasenta previ” olarak adlandırılan bu durumun en önemli belirtisi ağrısız vajinal kanamadır. Hamilelik kontrolleri sırasında ultrason muayenesi ile belirlenebilen plasenta previ, bazen aşırı kanamaya neden olarak anne ve bebeğin hayatını riske atabilmektedir. Kanamanın kontrol edilemediği durumlarda acilen sezaryen ile doğum gerçekleştirilmelidir.
çoklu hamilelikÇoğul gebeliklerde; Gebelik zehirlenmesi (preeklampsi), gecikmiş çocuk gelişimi, doğumsal anomaliler ve erken doğum gibi riskler yaygındır. Anne adayının sigara içme alışkanlığı, bazı ilaç kullanımı ve sistemik hastalıkların varlığında bu riskler daha da artabilmektedir. Profesör. Hüsnü Görgen, tüm bu zorluklara rağmen düzenli kontroller ve gelişmiş yenidoğan üniteleri sayesinde ikiz bebeklerin yüzde 90'ından fazlasının sağlıklı doğduğunu söylüyor.Geç veya erken gebelikÖzellikle 40 yaş sonrası oluşan gebeliklerde ciddi bir sorun teşkil eden hipertansiyon, gebelik şekeri, erken doğum, anne karnında çocuk kaybı, doğum öncesi ve sonrası gelişebilen kalp yetmezliği, doğum sonrası kanama gibi durumlar, plasental anormallikler, erken doğumlar veya ölü doğumlar daha sık görülür. Ayrıca anne yaşı ilerledikçe gebelikte diğer sistemik hastalıklara yakalanma riski de artıyor. Erken yaşta gerçekleşen gebelikler dahi anne ve bebeğin hayatını riske atabilmektedir. Özellikle 15-19 yaşları arasında yani ergenlik döneminde anne adayının vücudu tam olarak gelişmediğinden yetersiz beslenme, sigara alışkanlığı gibi faktörler ciddi riskler oluşturmaktadır. Örneğin hamileliğin erken dönemlerinde preeklampsi riski artar.Hamilelik sırasında preeklampsiDaha önce tansiyonu normal olan anne adayında, hamileliğin 20. haftasından sonra idrarda protein atılımı ve kan basıncında artış (140/90'ın üzerinde) varsa bu duruma preeklampsi adı verilir ve halk arasında “gebelik zehirlenmesi” olarak da bilinir. Nedeni bilinmeyen bu hastalık çok ciddi sorunlara yol açmakta, hatta gebeliğe bağlı anne ölümlerinin %14'ünden sorumludur. Ayrıca prematürelik, gelişimsel gecikme ve erken doğuma bağlı oksijen azalması nedeniyle bebekte nörolojik sorunlara da neden olabilir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Görgen, gebelik zehirlenmelerinin erken teşhisinde düzenli gebelik kontrollerinin önemli rol oynadığını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Preeklampsi tanısı konulduktan sonra anne ve bebek dikkatle izlenir. Hafif preeklampsili gebeler Gebeliğin 37. haftasından sonra takip ve doğum yapılıyor. “Ağır preeklampsi hastası olan anne adayları hastaneye yatırılarak tedavi ediliyor ve doğum planlaması yapılıyor” diyor.Kalp hastalığıGünümüzde kalp hastalığı olan pek çok kadın, hamilelik döneminde dikkatli takip edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması durumunda sağlıklı çocuk sahibi olabilmektedir. Ancak sizin ve bebeğinizin hayatını riske atacak ciddi bir kalp hastalığınız varsa öncelikle bu sorunun tedavi edilmesi gerekir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. daha sık hamile kalabilirsiniz. İkincisi ise gebelik yaşının ileri yaşlara kaymasıdır. Hamileliğin ilk üç ayında kalp üzerindeki yük artmaya başlar ve doğum sırasında dolaşım sisteminde ani değişiklikler meydana gelir. Bunun sonucunda anne ve bebeğin sağlığını, hatta yaşamını tehdit edebilecek durumlar gelişebilir. Örneğin kalp hastası anne adaylarının çocuklarında gelişim geriliği ve erken doğum riski artıyor. Bu nedenle kalp hastalığı olan gebelerin daha sık takip edilmesi hayati önem taşıyor” diyor.DiyabetGebelik öncesi diyabet hastası olan hastaların kan şekeri düzeylerini kontrol altında tutmalarının son derece önemli olduğunu vurgulayan Prof. Diyabetin neden olduğu retinopati (göz bozukluğu) hamilelik sırasında daha da kötüleşebilir. Diyabet nedeniyle böbrek sorunları olan kadınlarda yüksek tansiyon gelişebilir ve böbrek fonksiyonlarında bozulma meydana gelebilir. Bu nedenle kan şekeri kontrolü son derece önemli” diyor. Hiç şeker hastalığı geçirmemiş kadınlarda şeker metabolizması bozukluğu ilk kez hamilelik sırasında ortaya çıkarsa buna “gebelik diyabeti” denir. Profesör. Hüsnü Görgen, tanısı konulmayan ve takip edilmeyen gebelik diyabeti olan anne adaylarının çocuklarında sorun yaşama riskinin normal gebelere göre 2 kat daha fazla olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Birçok hastada kan şekeri uygun bir ilaçla kontrol altına alınabiliyor. Dengeli beslenme “Diyet yapmanıza rağmen kan şekerinizi düzenleyemediğiniz durumlarda insülin kullanmanız gerekebilir” diyor.Kan uyuşmazlığıAnnenin kan grubu Rh negatif, babanın kan grubu Rh pozitif ise bebeğin kan grubu Rh pozitif olabilir. Bu durumda anne ile bebeğin kan grupları farklı olacağından kan uyuşmazlığı gelişebilir. Anne kanı RH proteinini yabancı olarak algıladığında bağışıklık sistemi pozitif RH faktörüne karşı antikor üretir, yani savunmaya geçer. Bu durum çocukta ciddi sorunlara neden olabilir. Profesör. Dr. Hüsnü Görgen, Bu gibi durumlarda, annede antikor oluşumunu önlemek için annenin aşılanması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Bebekte, aşılanmamış annelerin bir sonraki hamileliğinde bebekte anemi ve beyin hasarı gibi ciddi sorunlar ortaya çıkabilir ve oluşum ile duyarlı olabilir. Bu nedenle ilk gebelik muayenesinde annenin kan grubunu bilmek ve annenin kan grubunda antikor oluşup oluşmadığını kontrol etmek gerekir” diyor. Çocuklarda gelişimsel gecikmeHamilelik döneminde bazı çocuklarda görülen gelişimsel gecikme ciddi sorunlara neden olabiliyor. Çoğul gebelikler, yetersiz beslenme, annede kalp hastalığı veya şeker hastalığı, yüksek tansiyon, sigara, alkol veya uyuşturucu kullanımı, çocuğun kalp hastalığı veya doğumsal anomalileri, kanama bozuklukları gibi faktörler çocuğun gelişiminde gecikmelere neden olabilir. Gelişimsel gecikme nedeniyle; Organik yetersizlikler, doğumsal anomaliler, çocukluk çağında düşük zeka, öğrenme ve davranış bozuklukları, nörolojik bozukluklar görülebilir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Görgen, şunları söyledi: “Çocukta gelişim geriliği tespit edildiğinde bunu anne karnında da yakından takip etmek gerekir. “Ultrason, fetal kalp takibi (NST) gibi takip yöntemleriyle anne karnında sorunları tespit edilen bebeklerin dünyaya getirilmesine yönelik kararlar alınıyor” diyor. Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–